Yapay zeka; makinelere akıl yürütme yeteneği kazandıran ve bunun yanı sıra makinelerin problem çözme, kelime ve nesneleri ayırt edebilme ve kendi kendine karar üretebilme gibi kognitif fonksiyonları yani kavramaya ilişkin bilişsel fonksiyonları yerine getirmek adına programlanmış makinelerde insan zekasının bir simülasyonu olarak ifade edilebilir.
Bilgisayar bilimin öncüsü ve yapay zekâ kavramının kurucusu olduğu görüşünde olunan Alan Turing, 1936 yılında, bilgisayar biliminin önemli bir eşiği olarak kabul edilen Hesaplanabilir Sayılar: Karar Verme Probleminin bir Uygulaması adlı makalesini kaleme almıştır. Bu metin temelinde, 20.yyın en ünlü matematikçilerinden biri kabul edilen Kurt Gödel’in 1930’ların sonunda yaptığı matematiksel hesaplamaları daha basit bir şekilde yeniden incelemekte ve formüle etmektedir. Bu formülasyonu yapay zekâ kavramına öncülük edecek bir makine ile gerçekleştirmiştir. Bu makine düşünülenin aksine soyut bir düzenek olan Turing makinesi kavramıyla ortaya atılmıştır. Buradaki “Makine” kelimesi yanıltıcı olabilir. Çünkü bu terimim Alan tarafından sunulduğunda ortada elle tutulur somut bir cihaz yoktur. Makine iki tarafa doğru sonsuz uzunluğa ulaşabileceği öngörüsü ve üzerine hesaplama sembolleri etiketleyebilen bir kâğıt şerit üzerinden somutlaşmıştır. Ayrıca bahsedilen kâğıdı anlamlandıracak şekilde okuyabilen, üzerine yazımsal müdahele eden bir yazıcı ve bir komut tablosundan ibarettir. Yapılan bu deneysel kavramla birlikte, bilgisayar üzerine akademik anlamda çalışılabilecek bilgisayar bilimlerinin doğmasını sağlamıştır. Ayrıca yapay zekâ kavramının teknoloji ile yaratılabilir olma fikrine de ön ayak olmuştur. Alan Turing, bu gelişmelerin ötesine de geçerek “Turing Test” ifadesi ile karşımıza çıkmaktadır. Bu test, yapay zekâ’nın öncüsü olan Alan Turing tarafından geliştirilen ve bir algoritmanın bir insanı kandırıp kandıramayacağı sorunsalına odaklı bir deneydir. Turing şu oyunda başarılı olabilen bir makinenin düşündüğünü kabul etmemizi öneriyordu: “Sorgucu” adını verdiğimiz bir insan, yazılı mesajlaşmaya izin veren bir sistemle A ve B adında iki oyuncu ile yazışmaktadır. A ve B’ den birisi kadın, diğeri ise erkektir. Erkek oyuncu sorgucuyu diğer oyuncunun değil, kendisinin kadın olduğuna ikna etmeye çalışır. Rakibi olan kadın da (haklı olarak) kadın olanın kendisi olduğunu savunacaktır. Belirli bir süre sonunda sorgucu oyunculardan hangisinin gerçekten kadın olduğu kanaatine vardığını açıklar. Oyun defalarca oynanır. Bu senaryoda erkek oyuncunun yerine aynı oyunu oynamaya (dişi bir insan taklidi yapmaya) programlanmış bir bilgisayar koyduğumuzda sorgucunun başarı oranı artmazsa bilgisayarın “düşündüğü” sonucuna varmamız gerekir (Say, 2018: 83).
Yapay zekânın sanat yaratımındaki etkileri yakın zamanda dijital sanat alanından dikkat çekmiştir (Yu, 2016: 117). Ancak yapay zekâyı kullanarak sanat yaratma çabası üzerine günümüzden çok daha önce girişimlerde bulunulmuştur. Örneğin, Yapay Zeka ve sanat konusunda öncü olarak kabul edilen, sanatçı ve Kaliforniya Üniversitesinde akademisyen olan Harold Cohen’dir. 1973 yılında AARON8 adlı bir sanat yaratma programı üzerinde çalışmaya başlamış ancak gerekli donanımı ve bilgisi olmadığı için Stanford Üniversitesi Yapay Zekâ Laboratuarı’nda misafir öğretim üyesi olarak geçerek ve buradaki bilgiyle yazılım öğrenerek kendi resim yapma tekniğini uygulayan bir algoritmayı yapmayı başarmıştır. Cohen resim kuramının temellerinde başladı ve sabırla çalıştı. Soyut resimlerle işe başlayan AARON yaklaşık 10 saniye içinde üç boyutlu uzayda taşlar, bitkiler ve insanlar gibi objeleri tatminkâr şekilde konumlandırmayı öğrendi. Cohen’in kendisini de pek yetkin hissetmediği renklendirme becerisini içine sinecek şekilde kodlayabilmesi ise 20 yılı aldı! (Cohen daha sonraları AARON’ın renklendirmede kendisinden daha iyi olduğunu gururla söyleyecekti). AARON’ın resimlerini bilgisayar ekranına çıkardığını sanmayın sakın. Cohen AARON’a seçeceği boyaları karıştırmasına ve sonra kâğıda sürmesine el veren öze bir yazıcı inşa etmişti (Say, 2018: 110) (Görsel 5). 288 Sanat eserleri üretmek için ilk ve en karmaşık bilgisayar yazılım programlarından biri olan Aaron’u geliştiren Harold Cohen’in kendisi de soyut resimler yapan bir sanatçıdır. Haliyle yazılımı gerçekleştirdiği programı da geleneksel olarak çalıştığı alan üzerine kurgulamıştır.
AARON’un sanat eseri üretme kabiliyeti, data biriktirerek (eserler üreterek) ve bu eserler üzerinden çıkarımlar yaparak gelişmeye başladı. 1980’lerde nesneleri veya insanları 3D uzayda konumlandırmayı öğrendi. 1990’dan itibaren de tuvallerini renklendirecek boya kullanamaya başladı. Dışarıdan bir müdahale ile de olsa gelişen-geliştirilen bu ilk yapay zekâ ile sanat üreten bu program zaman içinde ismini birçok önemli sanat kurumuna duyurdu. Dünyanın birçok büyük sanat oluşumu, kurumu ve müzesi tarafından onay alan AARON’un sanatı özel koleksiyoncular tarafından da kabul görmüş ve yerini almıştır.
Apple’ın sanal asistanı Siri en popüler ve en yaygın kullanılan yapay zeka uygulamalarından biridir. Siri, sesli komutlar ile arama yapabilir, mesaj gönderebilir, soruları yanıtlayabilir ve akıllı ev sistemleri ile entegre olabilir. Apple platformu kullananların favori uygulamalarından olan Siri, kullanıcıların diline, aramalarına ve yapmış olduğu tercihlere uyum sağlayabilir.
Google’ın yapay zeka destekli sanal asistanı olan Google Assistant hem mobil cihazlarda hem akıllı ev cihazlarında hem de arabaların bilgisayar sistemlerinde kullanılıyor. Google Assistant, sesli komut algılama dışında çevrimiçi ürün arama, randevu alma ve gerçek zamanlı çeviri gibi özellikler de sunuyor.
Microsoft tarafından geliştirilen yapay zeka destekli sanal asistan Cortana, soruları yanıtlamak, takvimi yönetmek, not tutmak gibi görevleri yerine getirebiliyor. Cortana, kişiselleştirilmiş öneriler sunmak için doğal dil işleme, Bing arama motoru ve bulunduğu cihazlardaki verilerinden yararlanıyor. Cortana ayrıca kullanıcıların akıllı telefonlarını diğer cihazlarla da senkronize edebiliyor.
Popülaritesi giderek artan diğer yapay zeka uygulamaları arasında; eğitim odaklı bir uygulama olan Socratic, kullanıcılarla tıpkı bir insan gibi sohbet edebilen Replika, sözlü sorulara cevap verebilen IBM Watson, İngilizce eğitim uygulaması Elsa Speak, harcama yönetimi uygulaması Fyle ve pek çok farklı işletim sisteminde çalışabilen sanal asistan Databot sayılabilir.
Son söz olarak; dünya çapında tanınan, yapay zeka alanında yaptığı çalışmamalarla ön planda yer alan bir geliştirici ve bir otorite olan Edward Fredkin’e göre, “Tarihte üç büyük olay vardır. Bunlardan ilki kainatın oluşumudur. İkincisi yaşamın başlangıcıdır. Üçüncüsü de yapay zekanın ortaya çıkışıdır.” Bu cümleden hareketle, yapay zekanın potansiyeli ve gidebileceğe nokta hayal edilenin çok ötesinde olduğu söylenebilir. Baş döndürücü bir hızla ilerleyen bu teknolojinin eğitime farklı açılardan güç kattığı ve öğretim sürecinde karşılaşılan sorunların aşımında daha büyük bir ivme yaratacağı kesindir.
Yapay Zeka Eğitimlerimiz ile ilgili detaylı bilgi almak için bilgi formunu doldurunuz.
Büyük Veri Eğitimlerimiz ile ilgili detaylı bilgi almak için bilgi formunu doldurunuz.
Veri Raporlama ve İş Zekası Eğitimlerimiz ile ilgili detaylı bilgi almak için bilgi formunu doldurunuz.
IT Eğitimleri
Teknik Eğitimler
Kariyer Plus Eğitimleri
Dijital Pazarlama Eğitimleri
Görsel İletişim Eğitimleri
Akademik Eğitimler
Veri Bilimi ve Raporlama Eğitimleri
Bilişim Junior Eğitimleri
İngilizce Eğitimleri
Hakkımızda
Sitelerimiz